28.08.2007

Yine Talya'dayız

Talya'dan bu kadar ayrı olmak hakikaten zor geldi. Allahtan, ayrılık sebebi yine Talya'nın yokluğunu aratmadı ama yine de zor geldi. İlk iş hemen haftasonu için program yapmak oldu. Program çağrısına olumlu cevap çocukluk arkadaşım Nejat ve Altan'dan geldi. Cumartesi günü sabah 8:00 da Fenerbahçe F6 da buluşmak üzere sözleştik. Ben biraz erken gidip teknede küçük bazı düzenlemeler yaptım. Hemen akabinde telefon çaldı ve Nejat'lar geldiklerini haber verdiler. Görgülü pastanesinden alınmış nefis sandviçler ve taze demli çay. Bizim Nejat'da iyi çaya bayılır. Ama illa Rize Turist çayı olacak. Bende de allahtan o var. Hemen hazırlık
yapıldı ve mükellef kahvaltı edildi. Bizim Altan'da balık tutma sevdalısı. Bende balık tutmayı aslında çok severim. Nejat'la çocukluğumuzda boğaz kenarında çokça balık tutmuşluğumuz vardır. Benim teknede de olta takımları ve yedek malzemeler zaten hazır. Tam rüzgarsız kaldığımız Kınalı-Fenerbahçe arasında Altan'ın balık tutma isteğine hayır demedik ve çapari oltamızı koyverdik. Nejat ince ince durumu gözlüyor. Eğer bir tane gelirse, hemen ikinci oltaya atlayacak. Nitekim öyle de oldu. Altan ilk balığı tutar tutmaz Nejat'da hemen harekete geçti. Ve koyverdi oltayı. Yaklaşık 1,5 saat içinde, 1kg ya yakın istavrit tuttuk. Bu Talya'daki ilk balık maceramız. Aslında Eylül geldiğinde lüfer, çinekop, palamuta da gidilebilir. Bakalım, hele bir zamanı gelsin.
Daha sonra yelkenimizi bastık ve Kınalı'nın arkasına doğru yöneldik. Yaklaşık 10m suya demirimizi bırakıp yüzme molası verdik. Molada tek yüzen Nejat oldu. Sahile çıkıp, iki ayran içip, tekrar tekneye geldi.
Oradan da benim yetişmem gereken bir nikah olduğu için doğru marinanın yolunu tuttuk Ve günümüzü tamamladık.

Devamlı okuyanlar Talya'da Öğretmenler yazısını hatırlayacaklardır. Ertesi günü işte o grupla yeniden denize çıktık. Toplam 3 çocuk + 8 yetişkin yine TALYA'ya rahatça sığdık. Çocuklar talimatlara uyarak canyeleklerini giydiler. Tekneye gelen arkadaşların önceden de tecrübeleri olduğu için brifinge gerek kalmadı. Her aile bir yiyecek yapıp getirmiş. Böylece kısır, börek v.b. denizde iyi gidecek yemeklerin yanına ekstra olarak Migros'dan da birşeyler aldık. İstikamet Burgazada Büyük Voli Koyu. Fakat hava Kıble, Kıble-Lodos esiyor. Ben sallantı ve dalga durumuna bakıp koya demirlemeye karar verdim, ama içim huzursuz çünkü bu koy bu havaya tamamen açık. Sofra kuruldu denize girildi. Yemekler yenildi. Ben dalıp teknenin 2 hafta yürümememsi sebeiyle oluşan kekamozları tekne altından kısmen temizledim. Sonra tekneye çıkıp duruma baktığımda teknedeki herkesin suratının ekşimiş olduğunu fark ettim. Herkesin midesi fena halde bulanmıştı. Hava biraz daha sertleşmiş ve dalga sıklaşmıştı. Hemen sofra toplanıldı keyifle içilmesi planlanan çay döküldü ve daha korunaklı bir yer arayışına geçildi. Fakat Pazar günü böyle bir yeri o saatten sonra bulabilmek pek olası değildi tabii ki. Bizde biraz ortada döndükten sonra marinaya dönmeye karar verdik. Zaten saatler 16:00 göstermişti. Hava da bizi çatlatırcasına koydan çıkar çıkmaz, Kıble'den Poyraz'a döndü. Yelkeni bastık motoru da açtık ve rüzgara karşı çok güzel bir orsa seyri ile marinaya geldik. Yelken seyri esnasında, ne insanların suratında ekşime ne de şikayet kalmıştı.

1 yorum:

Ada Moray dedi ki...

Herzamanki gibi doyumsuz bir yazı kısırları ben yemiş gii hissetdim elinize sağlık.