21.01.2008

Kış Haftasonları

Cumartesi akşam evde oturuyorum. Hanım bana daha önce, öğretmen arkadaşları ile Fenerbahçe tesislerine gideceğini söylemişti ama unutmuşum. Baktım hanım hazırlanıyor, "-Nereye ?" dedim. "-E, söylemiştim ya, bu akşam Fenerbahçe'ye gidiyoruz." dedi. Birden kafamda şimşek çaktı. "-Yahu, seni ben götüreyim, oradan ben tekneye gider, biraz keyif yaparım, çıkışta seni tekrar alırım." dedim. Hanım araba kullanmayacağı için atladı bu öneriye. Doğru Fenerbahçe'ye yollandık. Ben hanımı bıraktım ve kendimi TALYA'ya attım.
İçerinin sıcaklığı girdiğimde 8.6C idi. Benim küçük üflemeli fanı takıp, az birşey çalıştırınca, içerisi yarım saatte 21.0C oluverdi. Bir iki kitabı da beraberimde tekneye götürmüştüm. Kendime çay demleyip başladım okumaya. Bir keyif ki anlatılacak gibi değil. Şimdi diyebilirsiniz ki, "yahu, girmişin tekneye, çay demlemişin, kitap okuyorsun, ne işin var teknede, mis gibi oturup evde yapsana bu işleri". Evet de, öyle değil işte. Bundan ne zevk aldığımı veya niçin zevk aldığımı anlatmam mümkün değil. Ama çok hoşuma gidiyor. Bunu anlayabilmek için yaşamak lazım belki de.
Biraz sonra arkadaşım Nejat'ı aradım. Gel dedim, biraz sohbet edelim. Nejat, önümüzdeki Avrasya BoatShow'da kendine bir tekne almayı düşünüyor. Onun ve ailesinin dileği bir motoryat. Ben de kendi dilim döndüğünce, bu seçiminde ne gibi zorluklarla karşılaşabileceğini, hangi tekne tiplerinde bu zorlukların daha az olduğunu v.s anlattım. Epey uzun ve güzel bir muhabbet oldu. Saat 0:30 da ayrıldık. Zaten 15 dakika sonra bizim hanım da aradı ve evin yolunu tuttuk.
Pazar günü de, geç saatte marinaya geldik. Bu sefer ailece geldik. Tam biz çıkmak üzere iken yine Nejat aradı. Hemen onu ve ailesini bize katılmaları için tekneye davet ettim. Sağolsunlar nevaleleri ile geldiler.
Marina çıkışında teknedeki yolculara iki seçenek sundum, 1-Kınalı tarafına gitmek 2-Haydarpaşa istikametinde boğaza doğru çıkmak. Gerçi zaman darlığımız vardı. Çünkü saat 15:00 olmuştu ve saat 17:00 de güneş batıyordu. Ayrıca güneş batınca havanın ayazı insanın yüzüne çarpıyor. Çocukları da düşünerek, "seyahati 1 saat gidiş, ve 1 saat de dönüş olacak şekilde düşünün" dedim. Nejat üçüncü bir teklif getirdi "moda iskelesinin oraya demir atalım ve alargada kalıp yiyelim içelim." Tabii bir motoryatçıdan başka türlüsü beklenemezdi..Neyse, benim de bu teklif hoşuma gitti, böylece beni huzursuz eden ırgatı da bir denemiş olacaktım.
Harika bir gün geçirdik, Ocak güneşinin altında, yedik içtik sohbet ettik, çocuklar teknenin içinde türlü oyunlar oynadılar herkes mutlu oldu. Bu arada bizim ırgat, nazar değmesin, saat gibi çalıştı. 7 metre derinliğe 24 metre kaloma bıraktım. Hiç problemsiz, ayrılırken 24 metreyi topladık.
Tekrar, bir teknem olduğu için şükrettim.

Hiç yorum yok: