3.03.2009

Göz Hakkı


Bu kış iyice bloke olduk. Havalar çok soğuk ve yağışlı seyretti. Geçen senelere göre daha az Talya' mız ile beraber olabildik. Bu da devamlı yelken yapma duygumuzu körükledi. En son GezginKorsan yarışında doya doya yelken yapmıştık. Devamını da geçtiğimiz Pazar günü Engin ile yapmak kısmetmiş.
Sabah 11:30 da teknede buluşmak üzere sözleşmiştik. Bizim ufaklığın üst solunum yolu enfeksiyon sebebinden dolayı, az uykulu bir geceden sonra haliyle geç kaldım. Saat 12:00 gibi teknede olabildim. Geldiğimde sevgili Engin sağolsun tekneyi yıkamış, havuzlukta yatmış, güneşin tadını çıkartıyordu.
Hemen koltuk halatlarımızı fora ettik. Talya iki haftalık miskinlikten sonra hemen kendine geldi ve başladı koşturmaya. Hava nefis. Güneş yukarıda, tatlı tatlı Lodos esiyor, 3-4 kuvvetinde. Kalamış koyuna çıkar çıkmaz bastık yelkenleri. Motor stop. İstikamet, rüzgarın kolayına götürtüğü yön. Bakırköy'e doğru hızla dar apaz gidiyoruz. Boğazın açıklarında dalgalar büyüdü. Ama seyir zevkine etkisi kötü değil hatta daha keyifli hale getirdi. Bayağı seyir yaptık, neredeyse ahırkapı önlerindeyiz. Hemen tramola attık. Tam apaz seyrinde Kınalı'ya doğru hızla gidiyoruz. Gerçekten hızla gidiyoruz. GPS de hızımız 7-7,5 knot okunuyor. Tabi bunda arkadan gelen boğaz akıntısınında desteği var. Planımız Kaşık adasının doğusunda demirleyip Engin'in getirdiği nevaleyi çay eşliğinde mideye indirmek. Saat tam 14:00 da Kaşık-Heybeli arasına demirimizi funda edip çayı demlemeye başlamıştık. Rüzgar nispeten kaldı. Demirimizi yaklaşık 5m suda bıraktık. Irgat artık beni üzmüyor, problemsiz çalışıyor. Uzun süre yattıktan sonra bile ilk çalıştırmada sıkıntı çekmiyorum. Bundaki en büyük etken artık demiri ırgata asılı bırakmamam. Yani, demir loçasında dururken artık yük ırgatta değil. Demiri mutlaka pulpite bağlayıp yükü ırgattan alıyorum.
Su pırl pırıl, zemindeki demiri gözlükle bakarcasına net görüyorum. Çok keyifli bir mola geçirdik. Yedik içtik sohbet ettik. Gün çok güzel başladı, 2 saat doya doya yelken yapmanın keyfi zaten anlatılmaz.
Saat 16:00 gibi demirimizi topladık. Rüzgar hafif olduğu için genova+motor başladık Kalamış'a doğru seyire. Tam Burgaz Kınalı arasında baktık ki gırgırlar fırıl fırıl dönüyorlar. Sanki ortada büyük bir av var. Hepsi deli gibi sağ sol yapıyorlar. Ama sadece biri ağını bırakmış ve topluyor. Diğerleri sürü çevirme telaşında. Biz bunları keyifle seyre dalmışken birden irice bir tanesi ağını döşemeye başladı. Geniş bir daire çizerek sürüyü çevirecek. Biz de tam direnin güney bölgesindeyiz. Tın tın genova+motor yol alıyoruz. Bir korna kıyamet bize yoldan çekilin anlamında uyarı veriyor. Ama tabii yapacağımız birşey yok. Gırgırın reisi de bizim yüzümüzden daireinin çapını biraz ufalttı.
Neyse, sonra ağları toplama telaşı başladı. Gırgırların kıçında duran küçük ama güçlü motorlu ufak tekne hemen ana tekneye bağlanıp tam yol asıldı, ağı toplayan ana teknenin ağların üzerine düşmesini böyle engelliyordu.
Biz de tam 1,5 saat bütün bu tantanayı seyrettik. Sonunda denizden yeni toplanmış istavritlerden bir kasa kendimize alalım dedik. Ana tekneye yanaştık. Deniz oynak olduğu için biraz uzak durmaya özen gösterdik. Baktık sandıkla iş olmuyor, bizim kovayı tekneye yolladık. Karşılığında kova ağzına kadar dolu geldi. Borcumuzu sorduğumuzda aldığımız cevap "ne borcu abi, o göz hakkı' dır" oldu.
Göz Hakkı

Hiç yorum yok: