31.10.2007

Talya İlk Kez Sivriada ve Boğazda


Geçtiğmiz hafta sonunu dolu dolu TALYA'da geçirdik. Hem yeni sistem Lazy-Bag'imizi deneme fırsatı bulduk, hemde ilk olarak daha önce bulunmadığımız sulara gittik.
İlk olarak Lazy-Bag'den bahsedeyim, işi esaslı yapınca, malzemeyi iyi alınca, herşeyin inanılmaz değiştiğini farkettim. Aslında yaşamaya gerek yok, zaten iyi olmalı ama yinede bazı şeylerin yaşanması gerekiyor. Ben önceki malzemeyi çok uyduruk almıştım, toplam 7-8 Ytl ye mal olmuştu. Malzeme dediğim, ipler ve onların bağlanacağı halkalar. Hele halkalar o kadar uydurukmuş ki, zaten ilk patlayanlarda onlar olmuştu. Ayrıca Engin'in de bağladığı Lazy-Jack sistemde hata vardı. Bumba çok yukarıda iken ipler bağlandığı için bumbayı aşağı doğru biraz kasınca halkalar ortadan patlamıştı. Sonrasında, hem sistemi hemde malzemeyi yeniledik. Marintek'den 4mm lik ve 6mm lik polyester esaslı sağlam ipler aldım. Bunların birbirlerini kolay toplayabilmesi içinde, halka yerine, yine Marintek'den aldığım minicik ama sağlam makaraları kullandık. Ayrıca Engin, yelken formunun bozulması ihtimaline karşı Lazy-Jack sistemini yukarı-aşağı ayarlanabilir yaptı. Şu anda sistem mükemmel şekilde çalışıyor. Tek başıma rahatça yelkeni basıp, rahatça indirebiliyorum. En büyük sorunlarımdan birisi halloldu. Artık yalnız bile yelken basabileceğim.
Geçen hafta sonu Talya ilk kez Sivriada'daydı. Bu ada benim için 40 yıldır uzaklarda gözüken, çok merak ettiğim üçgen bir kara parçasıydı. Çocukluğumdan beri merak ettiğim bu yere gitmek sonunda nasip oldu. Gezginkorsan larla beraber öğle vakitlerinde adaya çıktık. Hava nefisti, yiyecekler nefisti, ,içecekler nefisti, arkadaşlık muhabbet hepsi nefisti. Ben bu Talya'ya sahip olduktan sonra, zaten hayatım daha da nefis oldu. Bizim mürettebat Nejat, Altan ve benden oluşuyordu. Ayrıca korsanlardan Maşallah teknesi ve Bengül teknesi oradaydılar. Sivride su çok temiz, hiç yerleşim yok, alın yiyeceklerinizi, çıkın adaya, martılar tepenizde uçarken İstanbul'u seyrede seyrede demlenin. Adadan taşların sökülüp İstanbul'a nakledilmesi için yapılmış bir eski gemi iskelesi var. U şeklindeki bu limana girerken dikkatli olmak gerekiyor. Zira iskele tarafta döküntüler var. Hele yelkenlilerin girişte salmayı çarpmaları içten bile değil. Girişlerin sancak taraftan yapılmasında fayda var.
Ertesi günü hava sabahtan hafif lodos öğleden sonrada poyrazdı. Bizde hanımla tekneye gitmeye karar verdik. Amacımız havuzlıkta oturup kitap okuyup, birşeyler yiyip içmekti. Bizim hanım tekneye gelince kurtlandı. "Hadi denize çıkalım " demeye başladı. Bende ona iki seçenek sundum. 1-Boğaza gidiş 2-Balık tutma. Hanım boğazı tercih etti. Bende aslında onu istiyordum. Fakat bugüne kadar hiç denememiştim. Açıkçası birazda çekinmiştim. Motor yeter mi , akıntıyı söker mi v.s. Valla akıntıyı makıntıyı dinlemedi bizim 14bg Yanmar. Rumeli kıyılarından ortalama 5 knotla tırmandık, Anadolu kıyılarından freni patlamış kamyon gibi 9 knotla geri döndük. Boğaz tek kelimeyle muhteşemdi. Birde, arada stop edip tost çay atıştırıp tekrar tekneye döneceğimiz küçük duraklar olsa, allah derim o zaman.
Günün sonunda birkez daha böylesine güzel bir şehirde yaşadığım için şükrettim.
Talya ile Sivriada ve Boğaz

Hiç yorum yok: