16.10.2008

Aktiviteler

CUMARTESİ
Tadı damağımızda kalan Güney Doğu gezimizden sonra, içimizi de kemir kemir kemiren TALYA ve deniz özlemini bastırmak için hemen programlara bir göz attım. Gezgin Korsan' ların forum sayfalarında bir çağrı vardı. 11 Ekim Cumartesi günü, 21 tekne Kınalıada arkasındaki koyda toplanma. Bizde bu çağrıya hemen icabet ettik. Talya böylece katılacak olan 22. tekne oldu. Etraftaki mürettebat olacak arkadaşlara da haber yolladık. Fakat kimseden ses soluk çıkmadı. Cuma akşamı sevgili Hakan Zorlu' nun "abi katılıyorsun değil mi? " sorusuna cevabım, "evet katılıyorum, ama mürettebat arkadaşlardan cevap bekliyorum" oldu. Bu sefer bana "abi boşver Talya ile katılma, gel seni Maşallah'da konuk edelim, hem daha önce de sen Maşallah'a binmemiştin değil mi ? " deyince bende onu ikiletmedim ve teklifini kabul ettim. Cuma akşamı ufak tefek hazırlıklarımı yaptım ve sabah 10:00 da Maşallah' da olacak şekilde yola çıktım. Hava kapalı, yağmur çiseliyor.
İçimi yine kasvet bastı. -Ben bu güneşi gerçekten çok seviyorum galiba.- Önce Talya'ya bir uğrayıp yelken kıyafetlerimi alayım dedim. Belli, yağmur yağacak. Islak kalmayı, kıyafetlerle ıslak olmayı oldum olası sevmem. Öncesinde de Tansaş' dan Maşallah'a götürmek üzere öteberi aldım. Tam Marina kapısından girdim, birden sağanak yağmur başladı. Ama öyle böyle değil, sanki duş. Keçi kafam yüzünden üstüme yağmurlık v.s. almadım. Nasılsa Talya'da var, onu alacağım boşuna yük olmasın demiştim. Ayağımda da kumaştan spor ayakkabı. Ben Talya'ya varana kadar, hiç abartmıyorum donuma kadar ıslandım. Toplasanız 5-6 dakikalık yol. Hemen tekneye girdim, allahtan bir şort-mayo bırakmışım onu giyindim, üstüne yelken kıyafetlerimi giydim, ayakkabı ve çorapları da çıkartıp, teknedeki crocs terlikler ile Maşallah'a yollandım. Allahtan sevgili Hakan ve benden önce gelenler elektrikli ısıtıcıyı açmışlar da biraz kendime geldim.
Sonrasında çok güzel bir motor-yelken seyir ve bol fotoğraf ile Kınalıada'ya intikal ettik. Planlandığı gibi 22 tekne olmadı ama 12 tekne oradaydı. Kıyıda büyük bir mangal yakıldı, toplam 50-55 yelkene gönül vermiş insan, bu pişirilenleri paylaştı ve yenildi içildi. Dönüş vakti geldiğinde, Ayna ve De Luxe teknelerinin botları, 50 küsur kişiyi yaklaşık yarım saatte tekrar teknelerine taşıdı.
Maşallah, zaman zaman 30 knotu bulan rüzgarda camadanlı cenovası ve motor takviyesi ile, bizi sağ salim marinaya getirdi.

SALI
Pazartesi günü, haftasonu Talya ile yelken yapamamış olmanın verdiği istekle bir kaçamak yapıp marinaya gideyim dedim. Fakat fırsat olmadı.
Ertesi gün, yani Salı günü marinaya kaçmayı kafaya koydum. Zaten aklımda olan, yapılması gereken bir başka iş de vardı. Talya' nın mazot deposu yarıdan fazla boştu. Bu iyi değil. Çünkü arada kalan deponun boş bölümünde yoğuşma sebebi ile su oluşabiliyor. Bu da dizel motorlar için iyi değil. Bu yüzden depoların mümkün olduğunca dolu tutulması gerekiyor. Marinaya varır varmaz kendimi gayet iyi hissettim. Haman yedek yakıt depolarını ambardan çıkardım. 22 litrelik bu yedek yakıt deopları da boştu. Hepsini hazırladım ve 3 ay önce yeniden hizmete başlamış olan marinaın Opet istasyonuna aborda oldum. Yedekler ile yaklaşık 70 litre dizel yakıt aldım. Sanırım bu bana 40 saatlik bir süre yeter. ( 2500 devirde )
Hemen arkasından kendimi marinanın dışına attım ve önce anayelkeni ardından cenovayı bastım. İstikamet rüzgar nereye kolayına götürüyorsa orası. Bu şekilde Burgazada' nın önlerine kadar geldim hemen arkasından bir tramola ve istikamet yine marina. Tam Fenerbahçe feneri önlerinde dalgın dalgın sancak kontra seyrediyorum. Kendi kendime ne güzel bir gün geçirdiğimi falan düşünüyorum. Birden yelkenin kapattığı bölgeden şarıl şarıl bir ses geldi. "-Ulan ne oluyo, bişey üstüme mi geliyo? " dememe kalmadı, anayelkenin arkasından bir 470 in, hızla üzerime gelip, tam iskele bordadan bana bindirmesine 8-10 metre kaldığını gördüm. Ama nasıl irkildim, anlatmam mümkün değil. "-Allah, girdi bu ortadan bana! " derken, bir dümen hareketi ile tam kıçımdan sıyırdı. Ama o da tırstı, yüz ifadesinden anladım. Demeye kalmadı, arkadan bi tane daha çıktı. "-Hay elinin körü! " derken, bu gelenin çok güzel ve zarif bir yelkenci bayan olduğunu, hafif bir gülümseme ile beni selamladığını, ve onunda bir dümen hareketi ile kıçımdan geçtiğini görünce ilk sinirimden eser kalmadı.
Tek kişilik bu yelken zevki toplam 3-3,5 saat sürdü. Ama ben de sonsuz keyif aldım. Üzerimdeki pası attım.
Bizim Talya' nın karinası da biraz kirli galiba. Motorla ve yelkenle seyirde, altı temiz olduğu zamanki hızlara ulaşamıyor gibime geldi.
İki saat kadar önce de güzel bir haber aldım. Fenerbahçe'de ki eski iskeleme geri dönüyorum. F6 yı da bayağı özlemiştim.
Şimdilik bu kadar, bu Pazar günü bizim familya ile balığa çıkmayı planlıyoruz. Şimdiden çaparileri falan hazırladık. Bakalım günümüz nasıl geçecek.

Hiç yorum yok: