2.05.2012

Haftasonu Göcek

Göbün'ün (Kapıkoyu) açık denize bakan tarafı

Mayıs ayı içindeki programlanmış kısa hafta sonu gezilerimizin ilkini gerçekleştirdik. Çelebiöven ailesi bize bu gezide  eşlik etti. Sevgili Kerim, Buket ve Utku. Toplam altı kişi olarak Fethiye Ece Marina'dan koltuk halatlarımızı çözdük. Öncesinde yapılanlar hakkında bilgi vereyim biraz. Benim dıştan takmaya kış bakımı yapmamıştım. O yüzden çalışır mı çalışmaz mı diye tedirginliğim vardı. Hakikaten de çalışmadı. Hemen bizim marinadaki arkadaşlardan küçük bir yardım ve onbeş dakikada motoru saat gibi çalışır teslim aldım. Bu arada D2-55 makinemiz da yakıt filtre değişimi sırasında bayağı bir hava yapmış. Onun da havasını almak yaklaşık onbeş dakika sürdü. Gözle yapılan kontrolde teknenin altının bayağı kirli olduğu gözlendi. "Sanırım bu halde seyir hızımızda bayağı düşüş olacak"  diye düşündüm. Gerçekten de öyle oldu. Motor hızımızda yaklaşık bir-bir buçuk knot kadar yavaşlama söz konusu. Seyahat dönüşü 43Lt yakıt aldık. Tam olarak tutmamakla birlikte, yaklaşık 7 saat motor çalıştırdığımızı sanıyorum. Harcamamız bana biraz fazla geldi. Ortalama saatte 6Lt. Tabi ben alışmışım diğer Talya'nın 14bg motoruna, ortalama saatte 1,8Lt harcamasına. Ama onu unutmak lazım artık.
Serpinti körüğünün saydam naylonları çok matlaştığı ve önümüz gözükmediği için değiştirtmiştim. Değişimi ben yokken Celil usta yapmıştı. Çok da iyi olmuş. Gayet temiz işçilik. Başka yerden aldığım fiyatların yaklaşık yüzde elli ucuzuna yaptı.
Neyse alışveriş, içecek ve yiyeceklerin yerleşimi, son kontrollerin yapılması ve çıkışımız saat 14:30'u buldu. Hemen Fethiye körfezine yol verdik. Yaklaşık iki buçuk saatlik yelken ve motor yelken seyirden sonra Göbün'e vardık. Göbün her zamanki gibi. Hatta erken sezon itibarı ile daha da iyi. Servis güzel, yemekler çok iyi, fiyat fena değil. Göbün'deki bir değişiklik, eskiden retaurant tarafına değilde, kuzeybatı tarafa tekneler baştan kara yapıyorlardı. Orada deniz seviyesi sığlaştığından dümen palasının dibe çarpması söz konusuydu. Baştan kara olmuş tekneye inmek, binmek bayağı sıkıntılı oluyordu. Şimdi iskeleyi yaklaşık iki metre ileri çıkartmışlar. Dolayısı ile derinlik kurtarıyor, kolaylıkla kıçtan kara olunabiliyor. İnmek binmek dert değil.
Artık yavaş yavaş bizim ufaklığı bot ve motora alıştırıyorum. Bağlanma operasyonlarını ona devretmek amacım. Utku ile beraber bu gezide bayağı botla dolaştılar, çok iyi antrenman oldu.

Bizim Utku'nun başına bu seyirde iki ufak kaza geldi. O konudaki görüşlerimi de yeri gelmişken aktarayım.
Birincisi, biz restaurantın hemen yanına kıçtan kara olmuştuk. Yaklaşık bir saat sonra büyükçe bir motor yat gelip hemen yanımıza kıçtan kara oldu. Muhtemelen iskelenin anelelerine güvenmediği için karadaki ve oldukça arka taraftaki babalara kıç koltuk halatlarından birini bağladı. Fakat öyle ki, bu halat tam dikine restaurantı ortadan böldü. Siyah renkli olduğu için de, akşam karanlığında kolay gözükmeyecek diye düşündüm ben. Yani birisinin yürürken takılıp düşmesi çok kuvvetle muhtemel, tam tuzak. Daha on dakika geçmedi ki bizim Utku koşarak tekneye gelirken bu halata takıldı ve fena halde düştü. Dizi de oldukça sıyrıldı. Hemen teknede pansumanını falan yaptık. Sonra çıkıp motor yatın kaptanına durumu anlattım, eğer halatı kaldırmaz ise muhtemelen birkaç kişinin daha kazaya uğrayacağını söyledim. Kaptan da hiç ikiletmeden hemen koltuk halatının yerini değiştirdi ve özür diledi. Yerden onbeş yirmi santim yukarıda duran gergin halatlar başlı başına tehlike kaynağı, bunlara özellikle dikkat edilmesi...
İkinci bir olay da yine Utku'nun başına geldi. Malum yelkenli teknelere mümkün olduğunca cam malzeme koymamak lazım. Ben bunu hanıma defalarca anlattım. Fakat bazen estetik kaygıların ağır basmasından falan laf dinletmek zor oluyor. Kırılan bir cam bardağın, kuzinenin kenarında sallanan bir naylon çöp poşetine atılması neticesinde, Utku buradan geçerken bacağını naylon poşete sürtünce olan oluyor. Çocukcağızın bacağından bir miktar deri, cam marifeti ile sıyrılıyor. Hemen pansuman, antiseptik ve bacağı daha fazla kanamasın diye sarıyoruz. Aslında her iki durum da ucuz atlatıldı. Daha ciddi sonuçları da olabilirdi. Hanıma hemen sert tarafından bir nutuk çekip, teknede camın neden olmayacağı bir kere daha hatırlatıldı. Bir musibet bin nasihatten iyidir !
Sonraki iki günümüz olaysız ve sakin geçti. Bir gece Küçük Sarsala'da Ramazan'ın pidelerinin tadına bakarak, diğer gece de Bedri Rahmi'de yıldızları seyrederek bu kısa tatili tükettik. Şimdi ayın 11' indeki diğer   tatili iple çekiyoruz.

3 yorum:

mehmet erem dedi ki...

utku kardeşe çok geçmiş olsun
ama seni ve efendi kaptanı tanıyanlar olarak, Talya'ya "uzun uzun nasihat" ettiğini çok beğendik, iyi yapmışsın... )))

Taner dedi ki...

Doktor, ayip oluyo :))

TANER

Koca-man ve Karısı dedi ki...

3 yil gocek cikisti tatil yapmistik... Her koyu ayri bi guzeldir Gocek'in.. Kiskandim:)