27.04.2010

Trilye Gezisi -2-

Ertesi gün hava sıcak mı sıcak, güneşli mi güneşli. Tam bir keyif günü. Biz de öyle yaptık ve Trilye'nin keyfini çıkardık. Öğleden sonra Gemlik körfezinin içine filo halinde seyir var. Öğlene kadar etrafla lak-lak yaptık. Triye'den alışveriş yaptık ve Gemlik körfezi içine filo seyrimize başladık. Aslında öğle yemeğimizi Arnavutköy'de yemeyi planlamıştık fakat körfez seyrini bitiren tekneler liman girişinde yığılıp içeri girmekte gecikince biz de rotamızı Trilye'ye çevirdik. Rüzgar çok güzel estiğinden tam arma Trilye limana kadar yelken ile yol aldık. Tekrar çıktığımız yere bağlanıp acıkmış karınları doyurmak için Liman lokantasının yolunu tuttuk. Daha önceki Trilye yazılarını okuyanlar bilir, Liman bizim favori lokantamız. Ama, o ne ? Liman kapalı. Hemen soruşturduk, Belediye ile bir problem oluşmuş, meşhur Savarona ve Liman bu yüzden kapalıymış. Biz de başka bir yere girip oturduk. Şimdi ismini hatırlamıyorum ama servis ve yemekler gayet iyi idi. Şööyle bir gevşedikten sonra ev komşularımız Selahattin'ler ve Mehmet'ler de 43 feet lik Beneteau Oceanis' leri ile geldiler. Hemen bizim masanın yanına konuşlandılar ve muhabbet devam etti.
Genel gezi resimlerine buradan ve buradan bakabilirsiniz.
Yemek işimizi hallettikten sonra yarın ki hava durumuna bir göz attım. Genelde Marmara 15-20 knots rüzgarlı olarak gözüküyor. Galiba biraz rahatsız bir yolculuk olacak. 15-20 rüzgar Bozburun önlerinde her zaman sıkıntı yaratır. Ayrıca, aklımda gelirken bizi uçuran akıntı var. Eğer devam ediyorsa yandık. Şimdi onu kazıya kazıya geri dönüş yapacağız. Hadi hayırlısı.
Gece başaltında yatıyorum. Sabah erken yola vasıl olacağız. 6:00 gibi çıkmayı düşünüyoruz. İçerinin havalanması için heçi dünden havalandırma pozisyonunda bırakmıştım. Yarın Bozburunda olabilecekler aklıma gelince hemen havalandırma pozisyonundan kapalı pozisyona aldım.
Saat 6:00 olduğunda kafamızı kaportadan çıkardık. Baktık etraf da hareketlenmeye başlamış. Hemen koltuk halatları fora edildi, demirimiz toplandı mazot takviyemiz yapılıp depo fullendi ve vira bismillah.
Sorunsuz bir buçuk saatlik bir seyir sonrası Bozburun'a yaklaştık. Bu arada kulağımız telsizde. Gezgin Korsanlar'ın şakalşmaları bilgi alışverişleri falan dinliyoruz. Derken sabah yaklaşık bizden bir saat önce çıkan iki teknenin geri döndüğü haberi geldi. Ayrıca iki tekne de Esenköy'e doğru rota tutmuş. Büyüyen denizlerle mücadele etmek istememişler. Anlaşıldı, yolda işimiz zor olacak.
Bizim ana yelken ikinci camadan da daimi olarak açık. Maksadımız dümen tutmayı ve tekne salınımını kolaylaştırmak. Tam Bozburun önlerine geldiğimizde önümüzdeki 1 mil içinde karışık koyu lacivert sular görülmeye başladı. İçeriyi mümkün olduğu kadar neta ettik. Dışarısı da neta. Mücadeleye hazırız.
Kızlar uyuyorlar , biz Engin'le havuzluktayız. Havanın sertliği önümde giden teknelerin açık olan yelkenlerinin hareketlerinden belli oluyor. Patır patır yapraklanıyorlar. Derken bizde cadı kazanına girdik. Dalgalar karmakarışık, rüzgar da tam kafadan geliyor. Biraz yol aldıktan sonra Talya baş-kıç yapmaya başladı. İrice bir dalga baş-omuzluktan geldiğinde tüm ön güverteyi aşıp diğer taraftan dökülüyor. Tam bu esnada içeriden bir ciyaklama "-Su geliyooor, çok ıslandııım."
Engin hemen içeri girdi durumu kontrol için. Ben yekedeyim bırakmam mümkün değil. Engin telaşla geldi "-Hatchden fena halde su geliyor. Ne yapacağız?" Haydaa, ne oldu acaba diye düşünüyorum. Herhalde contalar bozuldu aradan su alıyor. Ne yapalım, yapacak birşey yok. Engin'e suyun miktarına bir daha bakmasını rica ettim. Tehlike yaratacak bir durum var mı diye. Her dalgaya girişimizde çeyrek kova su geliyor dedi. Tamam bir şey olmaz, dümen tutmaya devam. Sonrasında ben de aşağıya bir göz attığımda hakikaten her yer sırılsıklam olmuştu. İşin en kötü tarafı bizim hanım da çok ıslanmış ve çok mutsuz ve üzgün bir şekilde dizlerini karnına çekmiş, istifra etti edecek bir halde kenarda oturuyordu. Onu görünce çok üzüldüm. Hemen rotayı Esenköy' e çevirip onları deniz otobüsü ile yollamaya karar verdik.

( Devam edecek )

Hiç yorum yok: