5.08.2017

Cyclades -1-

Hikayemiz İstanbul-Atina uçuşu ile başlıyor.
Aslına bakarsanız bu hikayenin nasıl ve nereden başlayacağını kestiremiyorduk.
Çünkü tekneyi nereden teslim alacağımızı bilmiyorduk.
Bizden 15 gün önce çıkan ekip, bir hafta Türkiye kıyılarında kaldıktan sonra Amorgos’a atlayıp, oradan da Koufonisia’ya geçtiler.
Sonrasında tekneyi buradan teslim alacağımız bilgisini bize ilettiler.
Böylece belirsizlik kayboldu.

Hikayenin başlangıcını önce şöyle bir toparlayalım.
Başrolde teknemiz Manana. İspanyolca yarın ve sabah demek.
Yani iki anlamı var. Hikayesi biz Küba’ya giden grupta saklı.
Manana 2012 yılı 49 feet bir Beneteau. Bizim ütü kıçlı dediklerimizden.
Koskoca kir kıç ama gerçekten çok konforlu.
Manana’nın iki ortağı var. Biri kardeşim Alper, diğeri 35 yıllık çocukluk arkadaşım Necat.
İlk 15 gün çıkan grup, kardeşim Alper ve kuzenim Gökhan.

Bu şekilde girizgahı yaptıktan sonra gelelim seyahatimizin detaylarına.
Koufonisiye ulaşmak için izlediğimiz yol kısaca şöyle;
Sabiha Gökçen’den Pegasus ile 9:50’de Atina’ya.
Koufonisi’ye giden ferry ise sabah 7:00 gibi Pire’den kalkıyor.
Pegasus uçuşumuz bu ferryi yakalayamadığından, Atina’da bir gece kalmayı tercih ettik.


Koufonisiye gitmek için iki ihtimalimiz vardı, birincisi direk, diğeri Naxos aktarmalı.
Tabii ki biz direk olanı seçtik fakat ikinci kez internete baktığımızda, direk olanında yerlerin bitmiş olduğunu gördük.
Bu yüzden  mecburen Naxos aktarmalı tercihimiz oldu.
İlgilenenler için fiyat bilgisi, High Speed’ler ile Pire-Naxos 50Eur.
Naxos-Koufonisi ise 23Eur.

Pire limanı havaalanı gibi.
Çok büyük.
Çeşit çeşit feriler, Ege’nin her yerine buradan dağılıyorlar.
Yaklaşık üç buçuk saatlik bir seyahatten sonra Naxos’a vardık.
Naxos’da ise 40 dakikalık bir beklemenin ardından yaklaşık 40 dakikada Koufonisi’ye ulaştık.

Koufonisi küçük Cyclades’ler denilen ada grubunun bir üyesi.
Son yıllarda popülaritesi iyice artmış.
Gözlemlerimize göre, günde iki kere bizim Bandırma-İstanbul tarzı feribotlarından geliyor.
Yaklaşık her gelişte 250-300 kişiyi adaya bırakıyor.
Araçlar hariç, sadece yaya gelenler.

Feri’den iner inmez yirmi metre yanımızda Manana bizi bekliyor.
Küçük marinet ferilerin yanaştığı yerin hemen dibinde.
Çabucak tekneye kendimizi atıp yerleşmeye başladık.

Adalar hakkında ekibin değerlendirmelerine de kısaca değineceğim.
Önce ekibi kısaca tanıtayım.
İki adet 17 yaş; bir kız, bir erkek.
Bir adet 13 yaş; kız.
İki adet 50 yaş; erkek. Biri ben, diğeri Necat.
İki adet de … yaş hanım. Hanımların yaşlarını pas geçelim.

Benim Koufonisi’ye ilk gelişim.
Ada serin, devamlı esiyor.
Yaklaşık 15 teknelik küçük bir marinet hemen feribot iskelesinin yanında.
Buraya rahatça bağlanılabilir. Su elektrik fiyata dahil. Tonoz var.
Bu adalar grubuna Ege’nin Maldivleri dendiğini okumuştum. Hakikaten bu yakıştırmayı hak ediyor.
Burada iki gün kaldık.
Genel olarak, ergenler dahil, adayı çok beğendik.
Çok kompakt bir ada. Her yer yürüyüş mesafesi.
Ama küçük olması hiç birşey olmadığı anlamına gelmiyor.
Barlar sokağı, fırını, güzel restoranları ile vakit geçirilebilecek bir yer.
Bu gün akşama doğru Necat ile Yunan, İtalyan ve Türkler’den oluşan iki takım olarak şahane bir plaj voleybol maçı yaptık.

Akşam yemeğinde de Kaptan Kostas’ın yerinde olacağız.

Yarınki rotamız Naxos’un güneyindeki Kalandhon koyu.

Hiç yorum yok: