11.04.2007

Talya' da Ailemiz


Pazar günü hava yine çok iyiydi. Hem yelkene elverişli rüzgar, hemde pırıl pırıl güneş.
Bu sefer tekneye gitmekte biraz geç kaldık. Saat 13:00 gibi marina ödemesini yapıp Migros'dan da biraz yiyecek takviyesi yaptıkdan sonra yola çıktık.
Bizim hanım "geç kaldığımız için direkt Ataköy'e gitsek" fikrini ortaya atınca, zaten geç kalmaktan sıkılmış olan canım daha da sıkıldı. Fakat sonunda "emir demiri keser" deyişini hatırlayarak durumu kabullendim. Kalamış koyuna çıktığımızda güzel rüzgarın getirdiği koşullar ile tüm yelkenler denizde dolaşmakta idi. Bizde hemen motor+genova seyrine başladık. Motorla gidiş hızımız yaklaşık 5.7 knot civarında iken, genova ile 6.8 gibi bir hıza ulaştık. Bu hız meselesini aslında çok önemsemiyorum fakat bana gelen maillerde Talya'nın yelken performansından da bahsetmem istenince, bu bilgileri de ilave etme gereği duyuyorum.
Hanım dümende, kayınvalide kıç omuzlıkta, ufaklık paşa koltuğunda, ben de kuzine de neskafe yapmakla meşgul. Bu arada belirtemeden geçemiyeceğim, bütün mutfak işleri bana ait, buna yemeklerin hazırlanması, sofranın kurulması ve bulaşıkların yıkanması dahil. Niye diyecek olursanız cevabım "çok keyif alıyorum, teknede yaptığım her işten" olacaktır.
Neskafeler hazırlandıktan sonra servis de yapıldı, yanında küçük kekler ve bisküiler ile birlikte. Tabii benim tekneye misafir gelenler zevkten dört köşe oluyorlar.
Arada bir, geçen yelkenlere şöyle bir göz atıyorum. Apaz seyirde bir aşağı bir yukarı yol yapıyorlar. Hepsi tam arma. Bende bu durumda olmak istiyorum fakat tek başıma ana yelkeni indirebilir miyim bilemiyorum. Şimdi hanımlar ve ufaklık varken denemiyeyim diyorum. Yalnız olduğumda bakarım. Buradaki sorun yelkeni indirmeye çalışırken dümeni tutacak birine ihtiyacım olması. Bu sorunu bir otopilot ile çözebilirim fakat Raymarine'den Orhan bey ile yaptığım görüşmede teknik ekibin tekneyi incelediğini ve otopilotun monte edilebileceği sağlam bir yer bulamadıklarını söyledi. Otopilotun belli standart ölçülere göre monte edilmesi gerekiyor. Bu standart ölçü aralıkları içinde benim teknede sağlam uygun bir yer yok. Bende Mehmet Çömlekçi 'nin sayfalarında bahsettiği Davis Yeke sabitleyiciyi almaya karar verdim. Bununla yaptığım yalnız seyirlerde, anayelkeni tek başıma toplama ve tek başıma tramola atabilme işlemlerini daha kolay yapabileceğime inanıyorum.
Seyrimiz devam ederken bizim ufaklığın ayağı birden gaz koluna çarptı ve motorun devri yükseldi. Bende devri tekrar 2500 e almaya çalıştığımda devir göstergesinin 2500 de sabit kaldığını fakettim. Gazı azaltsamda çoğaltsamda 2500 de sabit duruyordu. Bunun üzerine motoru stop edip yeniden denedim ve sorun düzeldi. Daha sonra motora yol verdim fakat bir gariplik var. Gaz vermeme rağmen tekne sanki gaz vermiyormuşum gibi sabit bir hızda ilerliyor. Genova açık ve hızımız yaklaşık 4-4.5 knot. Kolu itip gazı arttırıyorum fakat yine tekne bildiği gibi gidiyor. Motorun sesi de biraz farklı. Ben "allah allah ne oldu şimdi" diye düşünürken hanımlar birşeylerin ters gittiğinin farkına vardılar. Fakat her ikisinde de hiç panik yok, nasıl olsa yelken açık ve motor olmasa da o bizi gideceğimiz yere götürür. Tabi bunları kendilerine daha önce yüzlerce kez anlatmıştım. Fakat benim kafam takıldı, acaba pervane mi düştü yoksa birşey mi dolandı diye düşünüyorum.
Yaklaşık bir on dakika düşündükten sonra motorun boşta olduğunun farkına varmak ve kendinizi biraz utanmış hissetmek ama daha ciddi bir problem olmadığının farkına varmak... Neyse her denizci sanırım bu tip şeyleri yaşamıştır. Utanmaya gerek yok, önemli olan yaşananlardan ders almak.
Daha sonrasında marinaya varış, bizim hanımın "keşke adalara gitseymişiz, yolu uzatsaymışız" demesi, kayınvalide ile benim onun bu lafı üzerine hücuma kalkmamız ve demiri kesen emirlerini bir daha dinlemeyeceğimizi kendine beyan etmemiz....Bir haftayı daha böylece bitirdik. Bakalım gelecek neler getirecek.

Hiç yorum yok: