27.06.2008

Bozcaada-Midilli-Ayvalık ve Dönüş


Geldik seyrimizin en fazla beklenen bölümüne. Kolay mı, TALYA yabancı sulara çıkacak, sancak gurcatasına misafir olduğu ülkenin bayrağını çekecek, transitlog alacak, pasaport denetiminden geçecek, yabancı bir marinada bağlanacak, olacak da olacak..

Bütün bu beklentilerle, sabah erken Bozcaada'dan koltuk halatlarımızı fora ettik. İstikametimiz Midilli. Yaklaşık 60mil yolumuz var. Rüzgar Yıldız-Poyraz yani bize yardımcı, 4-5 kuvvette esiyor, oluşan yaklaşık 1m lik dalgalar bize tatlı tatlı sörf yaptırıyor. Otopilot Tahsin dümende. Bıkmadan usanmadan, sörfte aykırılayan tekneyi tekrar rotasına sokuyor. Biz güneye indikçe pruvamızda Babakale ve Midilli belirmeye başladı. Midilli dediğiniz sanki bir kıta. Bozcaada'dan güneye doğru gittikçe belirmeye başlıyor, taa Bademliye kadar sancak tarafınızda, yola sizinle eşlik ediyor.

Babakale'yi dönünce pupadan aldığımız rüzgar kesildi. Midilli'de artık köyleri ile karşımızda iyice belirdi. Yolu kısaltmak için, Babakale burnundan, Midilli'nin Kuzeydoğusuna doğru düz bir hattı, rota olarak tuttuk. Tabii ortadaki Müsellim sığlıklarına dikkat ederek. Tam Müsellim boğazının ortasını geçtiğimzde, Yunan sularına girdiğimize kanaat getirip, bayrağı iskele gurcataya çektik. Bu anı da fotoğrafladık. Bizim küçük kız, boyuna posuna bakmadan neredeyse 300 deniz milini sorunsuzca arkada bırakıp, başka bir memleketin karasularına bizi getirmeyi başardı. Birkaç saat sonra Skamnia köyünün bulunduğu burunu bordaladık ve güneye döndük. Bu arada, etrafımızda yelken yapan Yunanlı denizcilerle bolca selamlaştık. Alper ve Mehmet uyudukları için, Cüneyt ve ben bu köyün denizden görüntüsüne bayılıp, karadan da gelip bir yemek yemeye karar verdik. Bir müddet sonra Ayvalık' ın adaları iskelemizde göründü. Midilli' ye çok yakın geçmemize rağmen, Cunda adasının yerleşim bölgesini bulunduğumuz yerden çıplak gözle görebiliyorduk.

Sonunda hedefe vardık. Sarı karantina bayrağı sancak gurcataya toka edildi, ardından limana girdik. Fakat marina'ya mı gireceğiz, yoksa çarşının ortasındaki bağlanma yerlerine mi yanaşacağız kararını vermeye çalışırken, gümrük binasının olduğu yerde bir memurun bizi çağırdığını ve oraya aborda olmamızı istediğini farkettik. Tabii hafifçe sinirler gergin. Tam olarak, ne yaşayacağımızı bilememenin getridiği bir stres bu. Ama tamamen boşunaymış. Limana yanaştıktan sonra, görevli sırası ile yapmamız gerekenleri anlattı. 1-Pasaportlar damgalatılıp giriş yapılacak. 2-Gümrükten transitlog alınacak 3-Port Police gidilip, transitlog işletilecek. Bizde aynen bu sıralamada işleri yaptık. Cüneyt ve Mehmet teknede kaldılar. Biz Alper ile gidip önce pasaportları işlettik ve girişimizi yaptık. Burada ufak tefek bir iki kağıt doldurduk. Görevliler gayet naziktiler. Sonra gümrüğe gidip transitlog almak için beklemeye başladık. Fakat görevli ortalarda yoktu. Yaklaşık 45 dakika bekledik. Sonunda geldi. Çokda sempatik bir adam. Beklemekten biraz şişmiştik ama adam çok özür dileyince, şişliğimiz indi. Burada da işimizi bitirip şehrin içindeki PortPolis e yollandık. Bütün önceden doldurduğumuz evrakları burada yeniden doldurduk. Bu bürokratik işlemler biraz sıkıcı. Bizde böyle bir durum olduğunu sanmıyorum. Neyse bunu da bitirdikten sonra tekneye geldik ve hemen 300 metre ilerde kordona aborda olduk. Sonra kalacak otelimizi bulup yerleştik. Otelin balkonundan bakınca, TALYA tam karşımda görünüyordu.

Midilli' de çarşıdan yaptığımız alışveriş, yunan restauranlarında yediğimiz yemekler, araba kiralayıp gittiğimiz Skamnia köyü, orada yediğimiz böcek ve ıstakozlar, ıstakozlu makarna, bizi ağırlayan Yorgo, İstanbul'daki Türk kız arkadaşını arayıp telefonla bizle konuşturması, Skamnia köyünün üstünde bir meyhanemsi kafede attığımız iki tek Uzo'lar, yediğimiz peksimetler, hepsi tatlı gezi anıları olarak hafızalarımıza yazıldı. Topu topu iki güne sığdırdığımız Midilli'den nefis hatırlarla ayrıldık.

Gelecek sefere, bu seyahatle ilgili birkaç istatistiki rakam vereceğim, ne kadar mazot yaktık, ne kadar yol yaptık, giriş çıkışlarda başımıza ne gibi işler geldi gibi...
Bozcaada-Midilli

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Hello Mr. ?

Sorry that I dont know your name. I am the great-grandchild of Stratis Mirivilis. My name is Angelos. Maybe you had the oppurtunity to visit the house of my primefather in Lesbos when you visted our island few weeks ago??
I am the owner of the Hotel Nifida which is a four star hotel. Maybe you know our hotel. We are located at Polihnitos it is on the west side of Lesbos(Greece side). This is maybe our big disadvantage, because when Turkish tourists come to visit our island they mainly stay on the east side of our island. At the time our hotel is mainly booked by German and British tourists, but we want to change this and want to see more Turkish tourists here in our hotel. That´s why I start with my team to find ways how to attract turkish tourists to stay in our facilities. As we explored most of the Turks who come to visit our island are dominantly sailors. In this context we want to reach more and more turkish sailors who will visit our island in the next time. So we found you and some other turkish sailor websites in the internet. Can I ask you to help me in reaching this goal. What can I do in order to realize this target. Have you any advices for me?
I leave you some information about the location of our hotel and also our hotel phone number:

Nilfida Hotel:
http://www.greekhotels.gr/images/maps/large/lesvos.gif
(see here Polyhnitos)
+30-22520-41841

Thanks for your help in advance.

Angelos Mirivilis

Taner dedi ki...

Dear Angelos,

It is a disadvantage for you to be located at the west side of the island.
Because port police, custom and passport control at the other other side of the island, it is impossible for us entering the from the west side.
If it was possible to enter officially from the west it would be and advantage for you.
The only way is after the official proccess, going to the west by renting a car or by sailing.

Best wishes,
TANER OZER